O çok sevdiğim Rumeli şehrini bugün hüzün bürümüş.Öğle ezanı,cenaze namazı ve yok oluş..
Düne kadar Üsküp deyince içimde çiçekler açardı.Vardar nehrinin neşeyle aktıgı,yemyeşil dağlarla çevrili bu güzel şehri sevilesi kılan burada yaşayan sıcakkanlı ,samimi ve misifirperver insanlardı benim için.İlk kez 4 yıl önce Üsküp'e gittiğimde kendimi uzayda zannetmiştim.Balkanlarda yaşayan Türkler ile ilgili az çok öngörülerim vardı ama bu kadarını beklemiyordum.
İlk gün , ilk kez tanışıyor oldugumuz bir Üsküp'lü arkadaşımız bizi akşam çayına evine davet etti.Öyle lafın gelişi bir davet değil,ısrarla!Olur dedik , geliriz tabi.Eve gittiğimizde akran olduğumuz bir çok çift vardı evde.O da yakın arkadaşlarını çağırmış sohbete katılsınlar diye.Öyle özenli bir hazırlık yapmışlar ki şaşırıp kaldık.Çok keyifli bir gece geçirdik hepberaber,Türkiye gündemi,iş-güç muhabbeti hatta futboldan bile bahsedildi.Melodik şiveleriyle takıldılar bize , bu haftasonu Fenerin Rize maçı var 'içeymisınız demlı bi çay'diye .Sahiden de o hafta Rize ye yenilip demli bir çay değilse bile bir bardak soguk su içtiğimizi anımsıyorum.Derken ertesi gün yine beraberdik,sonraki tüm gidişlerimizde de..Rumeli'de sıcacık dostlarımız vardı artık,mesafeler olsa da beraber yaşamaya devam ettik benzer heyecanları.Ne ilginçtir ki 2008 yılında Taş Köprü'ye karşı kahve içerken itiraf ettik birbirimize bebek beklediğimizi.4 kadın aynı anda hamileydik!İstanbul'da bir oğlan,Rumeli'de 3 kız çocuğu geldi dünyaya.Kopmaz bağlar vardı artık aramızda.
Bir seferinde yoldan geçerken Gostivar şehrine uğradık.Gostivar , misafiri bol olan anlamındaymış.Bu şehrin halkı misafiri çok sevdiği için şehre bu adı vermişler.Tabi sadece sözde kalmamış,yüzyıllar sonra bile Gostivar'a adım atar atmaz arkadaşlarımızdan birinin teyzesine uğradıgımızda anladık bu ısmın ne kadar hakkını verdiklerini.Geçerken uğramıştık sadece,bütün bir akşamüstü,akşam yemeği ve yemek sonrası kahve faslında yine gitmemize müsade etemişlerdi.
Lafı dolandırıyorum da bir türlü asıl söylemek istediğime gelemiyorum.Elim varmıyor yazmaya.
Adını anınca içimiz sızlatan Vildan Teyze..
Üsküp'te otelde kalınamayacagını bılmıyordum.Üsküplüler sadece sofrasını,sohbetini açmazlar , evlerinin kapıları da sonuna kadar açıktır misafire.Geceyi geçirecekseniz sorgusuz sualsiz yataklar serilir,odalar ısıtılır,banyoya temiz havlular koyulur.Otelin lafını bile edemezsiniz mahcup olmamak için.Vildan Teyze de ilk gördüğünde bile bize evlatları gibi davranmış,erkenden kalkmış kahvaltılar hazırlamış,akşamları yöresel yemekleri tattırabilmek için muftakta uzun saatler geçirmişti yaşına ve sağlık durumuna aldırmadan.'Ben hayatım boyunca çalıştım be kızım , emekli de olsam duramam dernek -sosyal işler peşinde koşturuyorum işte'demişti.Tanıdıgım en 'güzel'insanlardan biri, çok yakın bir arkadaşımın yarı annesiydi.Giderken bir takım kahve fincanı hediye etmiş,içtikçe anarsınız demişti.Yıllarca o fincanları kullandım,her seferınde de kulaklarını çınlattım.
Dün gece sevimsiz bir haber geldi uzak diyarlardan.İnanamadım , boğazımda düğümlendi kelimeler.Ne fincanları kullanabilirm artık ne de Üsküp'e koşabilirim eskisi kadar heyecanla.
Nurlar içinde yat Vildan Teyze,cenette huzur bul.
Öncelikle başın sağolsun ve Vildan Teyze'nin mekanı cennet olsun...
YanıtlaSilKimi zaman sadece selamlaştığın bir insanı bile kaybetmek insanın içini burkarken, insanın değer verdiği, sevdiği, saydığı bir kişiyi kaybetmesi çok acı. Herşeyi okadar güzel dile getirmişsiki okurken gözlerim doldu, kendimi zor tuttum...Tekrar başımız sağolsun.
Tugbacım,
YanıtlaSilYazılarıma yaptıgın içten ,sıcacık yorumlar için binlerce kez teşekkür ederim.Yazmaktan daha güzel bir şey var ki ,o da 'paylaşıyor'olmak..
Sonsuz sevgilerimle
Aslı