Bir kaç aydır her cuma , güne erkenden başlayıp,binbir telaşla ordan oraya koşturup,sonunda yine bir yerlere yetişmeye çalışarak noktalıyorum haftayı.8 Temmuz cuma günü de yine sabahın 06:00 sında başlayıp, bir sonraki günü ilk saatlerinde noktaladığım bir cumaydı fakat ağız dolusu söyleyebilirim ki yaşadığım tüm strese ve koşturmacaya değerdi.
Mart ayı başında Bon Jovi'nin gördüğüm en fanatik hayranlarından olan bir arkadaşımdan mail aldım;
'8 Temmuz 2011 tarihinde Bon Jovi İstanbul'da konser veriyormuş,hangi tribunden alalım biletleri ?'
Yine işimin başımdan aştığı bir dönem oldugu için 'ben gelirim,yerle ilgili herşeye uyarım' içerikli kısa bir yanıt yazdım.Ertesi gün tribun secilmiş,biletler alınmış ve organizasyona ilişkin yorumlar yapılmaya başlanmıştı bile..
Aylardır heyecanla beklenen gün Bursa'ya bir iş seyahati planlamam gerekti.En erken denizotobüsüyle gidip,15:45 seferi ile dönersem vakitlice konsere yetişebiliyordum.Sabah 06:00 da kalkıp düştüm yollara.Bursa'ya vardıgımda saat 09:30 civarıydı.11:00-13:00-14:00 derken henüz öğle yemeği bile yememiş oldugumuzu ve halen yapılması gereken işler oldugunu farkettiğimde kaygılanmaya başladım.14:30 da ise artık 15:45 dönüşü için şansım kalmadığını farketmiş durumdaydım.Aceleyle İDO yu arayıp bir sonraki seferi ve bu sefere yer olup olmadıgını öğrenmeye çalıştım.Yaklasık 15 dk telefonda bekledikten sonra 18:00 seferi için yeni bir bilet alabilmiştim.Bu seferi de kaçırmamak için tüm hızımla işleri toparlarken bir taraftan da aklım 19:30 da İstanbul'a varıp,20:30 da nasıl TT Arena'ya varacağımdaydı..Üstelik 17:00 de ofisten cıktıgımızda Bursa'da korkunc bir trafiğe girdik ve şöför 18:00 seferine yetişmenin biraz riskli olabileceğinden bahsetmeye başladı.O anda tamam dedim ,kısmet değilmiş..Biletimi yanıma almış olmaktan dolayı kendi kendime hayıflandım,belki bir başkası giderdi benim yerime gül gibi bilet de yanmazdı dedim.Derken bir mucize oldu ve korkunç trafik tuhaf bir şekilde açılıverdi.Bir anda onlarca araba otobandan silindi sanki.Sağıma soluma bakınıp neler olup bittiğini anlamaya çalışırken Güzelyalı iskelesine varmıştık bile.Şanslı günümdeyim dedim bir kez daha ve atladım denizotobüsüne ,ver elini İstanbul ! Uzun zamandır İstanbul'a dönüşümde bu kadar heves ve heyecan içinde olduğumu anımsamıyorum :)
Yenikapı'dan Taksim'e,ordan metro ile Seyrantepe'ye uçuverdim.Metronun arıza yaparak bır kac kez tökezlediğini,Seyrantepe Sanayi istasyonundan Arena'ya geçişteki karmaşıklığı ve insan seli halinde yol gösteren bir tabela arayarak sürüklenişimi saymazsak yolculugumun son parkurunu da olaysız bir şekilde tamamladığımı söyleyebilirim.
İstasyondan gün yüzüne çıktığımda boğuk bir müzik sesi gelmeye başladı..Saatler 20:45'i gösteriyordu ve show başlamıştı.Tanrıya şükür ki konser organizasyonu inanılmaz başarılıydı.Elimdeki biletin üzerinde yazan tüm kapı-sıra-koltuk numaralarını takip ederek koskoca stadyumda yerimi elimle koymuş kadar kolay buldum.Tribundeki yerimi alıp sahneye baktığımda yaşadığım haz müthişti.İşte burdayım,yılmadım, geldim ve tam karşındayım!Olağanüstü bir sahne düzeni,müthiş bir performans ve bir daha olsa bir daha aynı çileyi çekerim dedirten bir konser.
Konser boyunca içimden 'Always' diye mırıldanıp durdum.Bu şarkının bana hatırlattıgı çok şey var.Ortaokul yıllarımdı,bu şarkıya bayılıyordum.Malum yıllarda CD,MP3 henüz tarih sahnesine bile çıkmamışken yabancı kaset de çok kolay ulaşılabilir bir şey değildi.Zar zor da olsa yalvar yakar anneme Crossroad albumunu aldırmıstım.
Yıllar sonra üniversite dönemimde bir gece geç saatlerde radyo dinlerken istek programı başladı,gecenin o saatinde 'Always'dinleyesim geldi,deli gibi çevirmeye başladım telefonu .Telefon sahiden de çevirmeli oldugu için hattın düşmesi neredeyse imkansızdı.Telefona söylenip ısrarla çevirmeye devam ederken radyoda bir ses duyuduldu : '
Yıllar sonra üniversite dönemimde bir gece geç saatlerde radyo dinlerken istek programı başladı,gecenin o saatinde 'Always'dinleyesim geldi,deli gibi çevirmeye başladım telefonu .Telefon sahiden de çevirmeli oldugu için hattın düşmesi neredeyse imkansızdı.Telefona söylenip ısrarla çevirmeye devam ederken radyoda bir ses duyuduldu : '
Şu anda bu şarkıyı istek yapmak isteyen ancak ulaşamayan tüm hayranları için Bon Jovi'den Always 'i dinliyoruz.'
Kulagımda ahize ,elimde kocaman kırmızı çevirmeli telefon öylece kalakaldım :) Yıllar sonra karşımdaydı,kanlı canlı söylüyordu işte,ben de içimden şöyle dedim:'Çok isteyip de burada olamayan tüm hayranları için dinliyoruz ,Bon Jovi'den Always' Beklendiği üzere kapanış şarkısıydı,kulaklarda müthiş bir tat , yüzlerde kocaman bir gülümseme bırakarak noktaladı geceyi..
Vakitlice başlayıp,durup dinlenmeksizin, yaklasık 3 saat aralıksız sürdürülen bir performans , şahane bir ses ,50'li yaşlarda olmasına karşın hala 20 yıl önceki gibi fit ve gözlere bayram ettiren bir Bon Jovi , daha ne olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder