Aşk, onda bir başkasının göremediğini görürken, başkalarının gördüğüne ölümüne kör olmaktır.
Yan masada bir adam. Karşısındaki kızın gözlerinin içine bakıyor, titreyerek. Eli eline değiverse ayakları yerden kesilecek. Gözlerini kırpmadan kırpıştırmadan sürekli kıza bakıyor. Önce adama sonra da merak edip kıza dönüyorum. Başını önüne eğmiş büyük bir iştahla tabağındaki krema sosunu sıyırmakta, tek başına yemek yermiş gibi bir hali var. Çocukcağız bir süre sonra kızın ilgisini çekmek için kendi tabağı ile kızın tabağını yer değiştirip şirinlik yapmaya çalışıyor. Kızdan gelen tepki zoraki, sevimsiz bir gülümseme hepsi o kadar. Allah allah diyorum ne tuhaf. Bu adam bu kızda ne buluyor yahu..!
Bir arkadaşım deli divane olduğu birinin ilk kez evine gidiyor. Bir telaş bir heyecan ki sormayın gitsin. Bütün gece baştan aşağı fiyasko...Olabildiğince özensiz bir karşılama, ikram edilen üçü bir arada kahve, hiç bir mahremiyet gözetilmeksizin darmadağın bırakılmış bir ev.
Karşılıklı bir kaç kelamdan sonra ortam şenlesin diye olsa gerek adam cd çalara yöneliyor. İlk buluşmada romantik bir kaç melodiden daha iyi ne olabilir derken "Demet Akalın sever misin?" diye bir soru geliyor. Bizimki, sevmem hatta nefret ederim ben latin, jazz dinlerim diyemiyor.
Simdi sabaha kadar bu adam sana göre değil desem bir kulağından girip diğerinden çıkacak. Çünkü mevzu bahis aşk olunca kılıflar hazır;
Cahil bir kere senin dengin mi: Öyle ukala bilmiş değil ama.
Zevksizin teki: Bir şekilde kendi tarzı var sempatik aslında.
Bu kadar vurdum duymazlığa pes!: Onun genel yapısı bu sırf bana karsı olsa haklısın.
Kaba saba biriyle ne işin var: Onun yetiştirilme şekli farklı, süt kuzusu olsa daha mi iyiydi?
Aşk diyorduk değil mi? Külliyen aptallık değil de ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder