26 Ağustos 2011 Cuma

ADRİYATİĞİN SESSİZ KRALİÇESİ - VENEDİK


Bu gece biraz temiz hava ve odamı süsleyen bir buket kır çiçeği eşliğinde defalarca gidip hiç bıkmadığım bir masal şehrine uzanmak istiyorum.

Aslında 'Venedik bir masal şehri değil masalın ta kendisi'. Daracık, rutubet kokan sokaklar, yüzlerce kanal, irili ufaklı  köprüler ve hayranlık uyandıran yapıları ile her gidildiğinde tadı damakta kalıyor. Benim gibi 'eski' meraklıları için tam da biçilmiş kaftan.

Yüzlerce yıl önce nasılsa şimdi de aynı, ne bir taş oynamış yerinden ne de bir bina yıkılıp yerine yenisi yapılmış. Sihirli bir değnek zamanı dondurmuş adeta. Her şey yüzyıllar öncesinde kalmış, değişen tek şey dünyanın dört bir yanından buraya akın eden insanların silüetleri...








Venedik'te bir masalın ya da hiç uyanmak istemediğim bir düşün içinde hissediyorum kendimi. Dar sokaklar boyu yürürken birden beklenmedik bir meydan çıkıveriyor karşıma. San Marco hariç meydanlar birbirine çok benziyor. Bir kilise, bir kuyu, bir çeşme ve bir sürü güvercin...En son gittiğimde Vivaldi'nin Venedik'li bir kilisede rahip olması anısına pek çok kilisede Vivaldi dinletileri organize edilmekteydi. Bir orta çağ kilisesinde Vivaldi dinliyor olmanın hazzını anlatmak gerçekten çok güç. Yolunuz Venedik'e düşerse yapılacaklar listesinde ilk sıraya not etmenizi öneririm.

Sokaklar, meydanlar derken bütün yollar San Marco'da birleşiyor. Zaten Venedik'e varır varmaz sarı-siyah iki tabela sürekli yön gösteriyor. Biri Büyük Kanal üzerindeki Rialto köprüsünü işaret ediyor, diğeri de San Marco meydanını. 'Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu' diyen Napolyon San Marco için de 'Avrupa'nın salonu'yakıstırması yapmış :) Gerçekten çok etkileyici bir meydan, saat kulesi de görülmeye değer.

Olmazsa olmazlardan biri de Rialto köprüsünden geçmek ve Büyük Kanal üzerindeki gondolları,vaporettoları izlemek. Bu köprünün altında ya da üstüne öpüşmenin aşkı köprü gibi sağlam kılacağına inanılıyor. Kulağınızın bir köşesinde olsun. Romantik bir seyahat planlarsanız Rialto'ya uğrayın.

Venedik deyince akla ilk gelenlerden biri de dillere destan karnavalı. Şubat ayında herkesin rengarenk Venedik maskeleri ile dolaşıp çılgınca eğlendiği bu karnaval tam 800 yıldır kutlanıyor. Aralıksız olarak kutlanıyor diyemiyorum çünkü tarih boyunca iki kez maske takılmasına ve karnavalın düzenlenmesine izin verilmemiş. Biri Napolyon'un Venedik'i aldığı dönem, diğeri de Mussolini dönemi. İkinci dünya savaşı sonrasında ise karnaval çok daha büyük bir coşku ile kutlanır olmuş. Henüz görme şansım olmadı ama dünyadaki en renkli karnavallardan olduğu şüphesiz. Maske takılmasının altındaki anlam da manidar. Yüzlerin maske ile örtülerek kutlama yapılması ile kişiler arasındaki sosyo ekonomik farklılıklar ortadan kalkmış oluyor.


Yorgunluğunuzu atmak için irili ufaklı cafelerde kahve içmeyi, gondol sefası yapmayı ve pek tabi ki Murano&Burano adalarını ziyaret etmeyi unutmayın.

Seyahat planlarına ilişkin işte bir kaç ipucu:

  • THY ile direk uçuşlar mevcut.Milano'dan da yaklaşık 2,5 saat süren bir araba yolculuğu ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.
  • Araba ile giderseniz aracınızı şehrin girişindeki otoparklardan birine bırakmak ve günlük 20 EU otopark ücreti ödemek zorundasınız.
  • Venedik'in içinde yürüyerek gezmek en güzeli ama vakit dar ya da büyük kanal boyunca gezinti olur derseniz Vaporettoları kullanabılırsınız.Büyük kanalın hemen hemen her noktasında bir iskele bulunuyor.
  • Konaklama için fiyat olarak daha uygun , konfor olarak daha yüksek olan kara kısmındaki yerleşim bölgesi Mestre'yi tercih edebilirsiniz.Fakat gitmişken Venedik'in gecesini de yaşamak lazım , bir Venedik evinde konaklamalı derseniz Venedik'in içinde de pek çok otel mevcut.Bu otellerin çoğu eski evlerden bozma,ilginç yapılar.Benim tercihim her zamanki gibi 'eski'den yana oluyor :)Unutmadan Mestre'de kalırsanız Venedik'e Vaporetto ile geçmeniz gerekir.
  • Yeme-içme konusunda Italya da olan hersey burada da mevcut.Pizza&şarap&tiramusu üçlemesiyle hoş bir öğün geçirebileceğiniz gibi,daha lüks lokantalarda canlı müzik farkı da ödemeyi öngörerek çok daha afili bir yemek de yiyebilirsiniz,size kalmış.Fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde ama dünyanın en turistik yerlerinden birinde ödemeyi düşündüğünüz hesaptan kesinlikle daha az bir ödeme yapıyorsunuz.
  • Görülecek belli başlı yerler ise : San Marco Meydanı,Saat Kulesi,San Marco Bazilikası,Duka Sarayı,Çan Kulesi,Rialto Köprüsü
  • Unutmadan , gondolda keyif yapmak oldukça pahalı ama bir kaç kişiyseniz daha kabul edilebilir bir ücret ödeyebilirsiniz.Bana sorarsanız gitmişken sempatik gondolcuların sohbetine iştirak ederek 20-30 dk.Venedik'in güzelliğini suyun içinden izlemeye değer.
Son söz ;

Yalnız gitmeyin! O kadar romantik ki yalnızlıgınızı acımasızca yüzünüze vurur.Yok yanınızda değil de  kalbinizde birini götürüyorsanız daha kötü,can acıtır ,benden söylemesi..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder