Karşılıksız nezaket,biri için yemek hazırlayıp son dakika ekilmek gibi.
Onca saat didin dur, sevdiği yemekleri seçip özenle hazırla.Geldiğinde ne kadar da keyifli bir akşam yemeği olur diye düşün.Sonra karşı taraf bir bahaneyle iptal etsin ve kendi hazırladığın canım yemeği tek başına oturup ye!
Özene bözene, noktaya virgüle dikkat edip, en makul üslupla iletişim kurmaya çalışıp, olabilecek en sıradan ve baştan savma şekilde yanıt almakla yüzde yüz aynı şey!
Önceden kimin gün içinde ne yaşadığını, o anki ruh halini, evden çıkarken başına gelenleri bilemeyiz diyerek tolerans gösterilmesi gerektiğine inanıyordum.Fakat o kadar üst üste geldi ki artık kimsenin yaşadığı kişisel sorunlarının bir başkasına kabalık etmesi için bir bahane olamayacağını düşünüyorum.
Bu şehir mi bu kadar hoyrat yapıyor insanları, yoksa içinde dönüp durduğumuz profesyonel hayatın çarkları mı bilmiyorum.Bildiğim tek şey kendimin de değişiyor olmasından duyduğum rahatsızlık. Farkında olmadan "İnsanları değiştiremiyorsan kendini değiştir" tavsiyesine uymak gibi...Acaba sahiden de bu mudur doğru olan? Eleştirdiğimiz insanları değiştiremediğimiz için onlar gibi olmak mı yoksa her şeye rağmen değirmenlere karşı savaşmaya devam etmek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder