Pencereyi açtım. Tertemiz havayı içime çekmek istedim. Sabahın kör saatiydi ve çok yorgundum. Odaya buram buram ıhlamur kokusu gelip oturdu. Başımı uzatıp sağa sola bakındım. Mahallede bildiğim hiç ıhlamur ağacı yoktu oysa. Seni özlemiştim, çok özlemiştim. Ihlamur kokusunu bir yanılsama sandım. Senelerce bahçemizin üç ayrı köşesini süsleyen ıhlamur ağaçları vardı. Yıllar geçtikçe büyüdüler, daha çok çiçek açıp, daha fazla koku yaydılar. Ta ki geçen sonbahara kadar.
Yorgunum. Uyuyamamaktan, gözlerimi kapadığımda seninle uğraşmaktan yorgunum. Sahi hiç işin gücün yok mu senin? Onca koşturmanın, telaşın arasında nasıl fırsat bulup da gelip rüyalarıma dadanıyorsun allah aşkına? Dün gece bir köpek balığının önüne düştüm. Denizde çırpınırken biri tutup çekiverdi yukarı. Taştan yapılmış bir iskeleye çıktım can havliyle. Sol ayak bileğimde bir kesik vardı. Sonra, uyanmaya yakın aynı yerde bir yara izi ve dikiş izleri belirdi. Ardından sen geldin, kısa kısa bir şeyler anlattın yine. Lafı nereye getireceğini dinledim merakla. Uyandığımda anımsadığım sözlerin şimdi aklımda bile değil. Düşünüyorum da galiba ben seni hiç pür dikkat dinlememişim. Ne dediğini çok önemsememişim aslında. Tıpkı rüyamda olduğu gibi...Sırf konuş, yüzün bana dönük olsun yeter. Sana uzun uzun, gözlerimi ayırmadan dikkatle dinliyormuşum gibi bakmayalı ne uzun zaman oldu. Kim bilir, belki de anlattığın şeylerin çoğunu önemli saymadığımdan dinlemiyorum. Dikkate almaya değer bulmuyor muyum acaba, kim bilir...Sesin kulağıma değsin yeter. İster hiç var olmayan bir kıtadan bahset, ister telaffuzunu bir türlü doğru söyleyemediğin yapılardan. Ben yine dinliyor görünüp, arada kalıplaşmış kelimelerim ile, senin cümlelerin arasındaki boşlukları tamamlarım. Kimsenin ruhu duymaz. Darılıp gücenmece olmaz.
" Haklısın"
" Tabi"
" O da doğru"
Çok özledim ya seni, içimden daha fazla uğraşmak geliyor seninle. Yüzüne karşı olsa, söyleyemem. Bilmişsin, bazen insanı inadınla deli ediyorsun, diyemem. Çok severim. Kıyamam. Gel artık. Benim sana gelmem, zor...Sen bul bir hal çaresi, bir bahane. Ararsan bahane çok. Aramazsan durum belli. Sen orada bir yerde, evinle, ailenle, işinle gücünle, ben burada senden farksız. Yaz geçsin, herkes dağılsın bir yana. Elini ayağını bağlayan işleri koy bir kenara. Aklına esiverince kalk gel. Bekliyorum.
Çok güzel yine sevgili Aslı...
YanıtlaSilBir kaç küçük düzeltme gerekli kusura bakmazsan; "Tabi" diyorsun, ama doğrusu "Tabii" olmalı... İstersen ve de gönül koymazsan yazılarını redakte edebilirim...
YanıtlaSilDiline, düşüncene, kalemine sağlık...
YanıtlaSilYüregine sağlık kabataşlı..
YanıtlaSil