Gece uykuya dalarken kafası bomboş olan, sıradan rüyalar
gören, gözlerini açtığında sadece o gün ne giyeceğini düşünen insanları
kıskanıyorum ne zamandır. Arabayı kullanmak için sol yerine sağ koltuğa oturmayan, aynı gün aynı çantayı üç ayrı yerde unutmayan aklı hala başında olan insanlar. Kahve alırken
kasanın arkasından gülümseyerek para üstü uzatan kızın yüzündeki ifade bile
canımı sıkıyor. Aynı anı yaşıyor görünsek de, uzun zamandır etrafımdakilerle aslında
çok başka yerlerde olduğumuzu biliyorum. Dünya dönmeye
devam ederken, zamansız bir kapsülün içinde asılı kalmış gibi durmaktan ve bariz
bir şekilde hayatın akışına uyum sağlayamamaktan
yorgunum.
Kıskandığım sıradan insanlar… Yanımdan gelip geçen, tren
gişesinde bilet almak için sıra bekleyen, neşe içinde sohbet eden, bir köşede
sessizce oturup ellerindeki renkli ekranlara dalıp giden insanlar. Hepsi etrafımı
saran ama incecik bir tülle ayrılmışız gibi duran tanıdık tanımadık onlarca
yüz. Gördüğüm, duyduğum ama sadece uğultularını fark edebildiğim, ağızlarından
çıkan çoğu sözcüğü algılayamadığım gündelik hayatıma dahil olan insanlar.
İstasyonda, metroda, ofiste, sokaklarda, her yerdeler. Peki ya ben nerdeyim?
Bir de liseliler ve üniversiteliler var. Tek dertleri sınav olan, hayat ile henüz tam tanışmamış gençler. Onların arkadaşlıkları, dostlukları, hayattan aldıkları keyif bile bir başka oluyor...
YanıtlaSil