20 Kasım 2011 Pazar

I FOUND MY LOVE IN PORTOFINO


Kışın tam ortasında oldugumuz ,soğuk havanın ayazın iliklerimize kadar işlediği bu günlerde küçük bir  kaçamak yapalım.

Kulağımda altmış yıl önesinden gelen bir melodi.Hüzünlü bir ses , güzel bir aşk hikayesi, I found my love in Portofino'.Vittorio Palltrinieri'nin unutulmaz şarkısı olmasaydı bu minnacık İtalyan kasabası bu kadar meşhur olabilir miydi acaba?Hiç sanmıyorum.
Nakarat kısmı dısında İtalyanca olan bu şarkının diğer tek bir sözünü bilene rastlayabilmek çok zor.Özellikle bizden bir önceki nesilde Dalida'nın da etkisi ile bu şarkıyı bilemeyen yok gibi.Fakat herkesin bildiği sadece bu cümleden ibaret ' I found my love in Portofino'...
Önümde uçsuz bucaksız Akdeniz,arkamda ağır ağır uzaklaşmakta olan Rapallo.Pisa ve Genova arasındaki iki rivieeradan biri Portofino diğeri Santa Margarita.İkisi de son derece etkileyici.Akdeniz kıyısında,yeşilliklerle çevrili,tüm yapıların eski ve pastel renklere boyalı oldugu,minnacık iki kasaba.Hele Portofino tam anlamıyla miniminnacık!Bu kadar ufak bir yer olabileceğini tahmin etmiyordum doğrusu.Bizdeki gibi popüler olan bir yeri hemen şehrin dışına doğru büyümüyorlar tabi.Tek sorun kasabanın küçük,turist sayısının fazla olması.Araba ile gelindiğinde içeriye girmesine müsade edilen araç sayısı dolduysa bir süre beklenmesi gerekebiliyormuş.Biz Rapallo'dan tekne ile geldiğimiz için sorun yaşamadık.

Sahilde demirlemiş olan devasa yatlar,Portofino'nun genel dokusu ile müthiş bir tezat oluşturuyor.İnsan şarkıyı dinleyince hayal ettiği gibi  ufak balıkçı tekneleri ile karşılaşacağını zannediyor.Ama o manzara çoktan altmıs yıl oncesinin Portofino'sunda kalmış ..

Günün birinde,yağmurlu bir bahar sabahında yolumun tekrar Portofino'ya düşmesini umuyorum.Bu güzel kasaba ile başı daha az kalabalıkken,fazlaca konuğu yokken tekrar selamlaşmak ve daha yakından tanıyabilmek ne güzel olurdu..

 I found my love in portofino
Perche nei sogni credo ancor

lo strano gioco del destino
A portofino m'ha preso il cuor


Aşkı Portofino'da buldum
Çünkü hale hayallere inanıyorum
Kaderin tuhaf oyunu bu
Portofino'da kalbimi aldı

http://www.youtube.com/watch?v=qcwy0gcxQR8&feature=related






18 Kasım 2011 Cuma

KASIM KASIM KASILDIM

Kasım ayına güzel bir giriş yapalım diye 'Sweet November'filmini konu edip bir kaç satır yazmak istedim.Bir türlü derleyip yayınlayamadım,ay ortası geldi de geçti bile.

Gerçi bu ay sahiden de hiç tatlı bir kasım olmadı benim için.Kalan 12 gün de geçip gitsin diye dört gözle bekliyorum.Geç saatlere kadar çalıştığım, bir kaç ciddi hayalkırıklığı yaşadığım,Yunanca kursunu bırakmak zorunda kaldığım kasvetli kasıcı bir ay işte..Bu ayın tek tesellisi gelecek pazar Dubai'ye gidiyor olmam.Kasım ayını , İstanbul'daki telaşları ve bütün yorgunluğumu geride bırakıp gideceğim.Biraz çöl tozu yutup,kşın ortasında sandaletle gezmek üstümdeki kasveti dağıtmaya yeter de artar bile.Ne mutlu ki döndüğümde aralık ayı gelmiş olacak.Yılın son yında daha pozitif,dana enerjik bir şeyler yazabilmek umuduyla..

9 Kasım 2011 Çarşamba

SOMETHING'S GOTTA GIVE

Nasıl olmuş da bunca zamandır bu muhteşem romantik komediyi izlememişim..Gerçi epeydir romantik filmler izlemiyorum,izleyemiyorum diyelim.Yine de 2003 yapımı bu harika filmi halen izlememiş olmak için bir bahane değil.Hele ki o filmde Jack Nicholson oynuyorsa..

Yalnız ve sakin geçen bir geceye ancak bu kadar güzel bir nokta koyulabilirdi.Jack Nicholson hayranıysanız ,'As good as it gets ' en sevdiğiniz filmler sıralamanızda yer alıyorsa mutlaka izlemelisiniz.Kızının kendinden yaşça büyük  sevgilisine aşık olan bir oyun yazarı ve çapkın bir adamın hem romantik hem komik hikayesi.

Ellili yaşlarında yalnız ve aşk defterini çoktan kapatmış bir oyun yazarını canladıran Diane Keaton muhteşem bir oyunculuk sergilemiş.Aşk acısı çekerken gece gündüz demeden avaz avaz ağladığı sahneler müthişti.Yaş kaç olursa olsun otuzda da , ellide de uyanır uyanmaz salya sümük ağlanıyormuş demek.


Yine her filminde olduğu gibi mimiklerini konuşturan Jack Nicholson için söylenebilecek çok fazla şey yok.Altmış yaşını aşmış , genç kadınlarla takılan playboy rolü ile bir kez daha hayran bıraktı kendine.


Güzel bir hikaye , güçlü bir oyuncu kadrosu ki -Keanu Reeves'in genç ve sevimli doktor rolünün de kendisine çok yakıştığına değinmeden geçemeyeceğim-, harika bir soundtrack ve son sahnede  bütün bunlara eşlik eden noel zamanı karlı bir Paris.


Filmle ilgili fazla detay vermiyorum,merak edin izleyin.Mümkünse yanınızda izlerken elini tutabileceğiniz biri olsun ya da en azından yanınızda olduğunu hayal edebileceğiniz biri ..


http://www.youtube.com/watch?v=Zf8xidMTmVg&feature=related





8 Kasım 2011 Salı

KIZKARDEŞİME

1986 -İstanbul
 Şeker Bayramı
Bugün bayram;


Kız kardeşimi son görüşümün üzerinden , bir yılbaşı,dört milli bir dini bayram ve dört mevsim geçmiş.Dile kolay tam bir yıl olmuş görüşmeyeli.


Onu özlüyorum hem de çok.Bazen dolapları karıştırıken elim eski albümlere gidip geliyor ,açıp da bakamıyorum gönül rahatlığıyla.Ya da çocukluğumdan söz açıldığında alelacele kapatıveriyorum konuyu.Son günlerde içimde bir sızı , boğazımda bir şeyler düğüm düğüm.


On yıl kadar önceydi.Eski evimizde, bir gece herkes derin bir uykudayken dertleştik.O gece uzaklara gitme fikri ilk defa düşündürmüştü onu.İlk defa o zaman anlamıştı yabancı bir ülkede , dilini bile bilmediği insanlarla yaşayıp,yepyeni bir hayata başlayacağını.Uzun uzun konuştuk,evlenmesine sadece günler vardı yaşı ise sadece onsekizdi.Ne desem boştu biliyordum.O aklına koydugunu yapardı,kimseden icazet almadan bazen burnunun dikine gittiğini bile bile yapardı.Aslında ben onun bu kendinden emin ve ne istedğini bilen tavrına özenirdim .Elini beline koyup istiyorum,yaparım diyen tavrına hayrandım.Öyle ya da böyle yaşadığı herşey onun seçimi,onun kararıydı.Telaşlı ve sabırsızdı da üstelik.Ben de bazen onun gibi olabilmeyi çok istedim.Bir karar vermeden önce ince ince düşünmemeyi,verdiğim kararın başkaları için dogru olup olmadıgını umursamamayı ..ama olmadı,olamıyor.Anladım ki insan yedisinde neyse yetmişinde de o.Bu yüzden o evlendiğinde onsekiz,anne oldugunda yirmibir ,boşanma kararı aldığında yirmidört yaşındaydı.Hayata karşı bu güçlü duruşunu hep takdir ettim.Hiç korkmadı ve bir an bile durup mücadele etmeyi bırakmadı.Elini attığı her işe bitmez tükenmez bir enerjiyle sarıldı.


Şimdi binlerce kilometre uzakta da olsa mutluluk ve huzur içinde olduğunu bilmek belki de ayrı geçen bayramların en büyük tesellisi.