10 Ekim 2015 Cumartesi

VEDA / AMSTERDAM




Gün boyunca kayıt cihazını masanın üzerine bırakıp tekrar tekrar dinledi. Bazı diyalogları not edip, altlarını çizdi. Okuyucuyu Yolanda ile tanıştırırken nerden başlamanın daha etkili olacağı üzerinde epeyce kafa yorması gerekiyordu. Küçük bir detayı atladığında ya da akışta bir aksama olduğunda hikâyenin bütün tadı kaçabilirdi.  Birkaç kez yazıp beğenemeyip sildi. En sonunda şehirde ilk rastlaştıkları an ile başlayan bir giriş yapmaya karar verdi. Kafasını kaldırmadan yazmaya koyuldu. Ana caddeye bakan geniş pencerenin önündeki solgun renkli masada hiç durmadan yazdı… Parmakları uyuşup, boynuna derin bir bıçak saplanana kadar dur durak bilmeden devam etti.  Dışarıda güneş yükseldi, alçaldı ve gün yüzünü geceye dönmeye başladı. Son cümlesini de tamamlayıp, bir hikâyeyi daha bitirmiş olmanın heyecanıyla hemen Selim Bey’e ikinci bir elektronik posta gönderdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder