12 Nisan 2012 Perşembe

KUPA KIZI

Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et
Sende benden kalanları
Her şeyi al
Bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun ...

Murathan Mungan'ın bu güzel şiirinin melodilere dökülmüş halini ilk seninle dinledim. Günün birinde Müslüm Gürses'den bir şarkıyı defalarca dinlenip hüzünleniyor olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi üstelik. Şimdi her duyduğumda dünyanın neresinde olursam olayım ve sen nerede olursan ol koşarak gelip sana sıkı sıkıya sarılmak ve gözlerimden yaşlar fışkırırcasına ağlamak geliyor içimden. Ağlamak insanın en korunmasız en çıplak hali çünkü. Ben sadece senin yanında gerçek anlamıyla çıplak kaldım. Bu belki de dünyada sahip olunabilecek en büyük hediye! İçinde, yüreğinin taa derinlerinde , ruhunda ve hatta bedeninde gizleyecek hiç bir şeyinin olmaması. Biriyle her şeyi hiç bir virgül, nokta koymadan, kafasında soru işaretleri ya da ünlemler oluşmayacağına adın gibi emin olarak paylaşabilmek. Paylaşarak yükünü, acını hafifletmek. Heyecanını , sevincini misli misli katlıyor olmak. Bu yüzden sana gelirken içimde hep çocuksu bir telaş, yanından ayrılırken her yanımı kaplayan tarifsiz bir arınmışlık duygusu...

Sana bahsettiğim sürpriz her zamanki çöpçü alışkanlığımla biriktirdiğim eski mektuplar ve dokümanlarda saklıydı. Henüz hayata, aşka ve bin bir türlü maceraya aç birer kız çocuğuyken bana Almanya'dan yazdığın mektuplarda...Ve paha biçilemez bir A4 kağıdına aktardığın beni ilk gördüğündeki izlenimlerin. Bu bir proje konusuymuş senin için, birini seçip onu tanımlamak. Bu kağıt benim için çok kıymetli, evimin en mahrem köşesinde saklıyorum yıllardır. Çünkü sen beni seçmiş ve hayatımda duyduğum duyacağım en içten, en sevgi dolu sözcüklerle betimlemişsin. Bundan daha büyük mutluluk olur mu? İşte bu benim aldığım en güzel hediye. Paris'e ilk gidişinde büyük sarı bir zarfın içinde turistlerden birinin seninle paylaştığı bir Paris haritasını gönderip not düşmüşsün : "Sen de hayal ettiğin bu güzel şehirde olsan ne güzel olurdu ". Sonradan çok kereler gittim geldim ama hiç biri birlikte olduğumuz seyahatler kadar tatlı gelmedi. Kim bilir belki günü birinde mektuplarında detaylıca anlattığın Champs Elysee de beraberce yürüyüp, ılık bahar havasını içimize çekeriz derin derin..İşte o mektupların her bir satırında bir kez daha  emin oldum beni ömrünce çok seveceğine.

Sana seçtiğim başlık "Kupa Kızı". Sevginin, tutkunun ve aşkın sembolü kupa. Nice aşklar geldi geçti başından. Kimini karşılıksız sevdin körü körüne, kimi ise seni sevdi ölürcesine. Önemli olan tek bir şey vardı senin için kimin ne olduğu, neyi ne kadar hak ettiği değil, sana nasıl hissettirdiği. Sen daima vermek istediğin kadar verdin, karşındaki ise almak istediği kadarını aldı. Öyle engin öyle dopdoluydu ki kalbin bazen beni anlamıyorlar diye hayıflandın, çok kereler haksızlık ettin kendine. Oysa ben senin kadar güçlü ve ne istediğini bilen birine rastlamadım hiç. Bu yüzden bütün hayallerinin gerçekleşeceğine dair en ufak bir tereddüdüm bile yok.


Düşlediğin gibi bahçende koşturan çocukların ve kocaman bir ailen olmalı senin. Sabrını ve sevgini hak edecek boy boy evlatlar, ellerine dokunduğunda içini titretecek bir sevgili ve pek tabi ki bu fotoğrafı tamamlayacak üç kadim dost...Büyük insanların , büyük kararların ve devasa yaşanmışlıkların arasında küçük ve yalın bir liman bütün istediğin.

Yaşadığım sürece , elimin uzanabildiği her yerde seninleyim. Bundan sonra sahip olacağın bir değil binlerce şansı yakalarken yüzündeki gülümsemeyi gören ilk kişi olabilmek ve mutlu olduğun her ana şahitlik edebilmek için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder