19 Ekim 2011 Çarşamba

STAR*BUCKS

Kahveyi oldum olası çok severim.Az şekerli,bol köpüklü geleneksel kahvemizin yeri ayrı olsa da  farklı kahveler tatmaktan , yeni aromalar keşfetmekten keyif alırım.Özellikle seyahatlerimde 'kahve'demek bir kaç dakikalık bir mola anlamına geldiği için uzaklarda içilen bir fincan kahve,bir fincan kahveden çok daha fazlasıdır..
Son yıllarda arka arkaya açılan uluslararası ve yerel zincir kahve dükkanları da alternatifleri oldukça arttırdı.Bunca farklı kahve dükkanı varken,İstanbul'da ilk açıldığından beri son derece popüler olan Starbucks acaba  neden diğerlerine göre daha fazla tercih ediliyor,nedir bu başarının sırrı diye merak ederdim.Öyle ya daha uygun fiyata benzer lezzetler sunan , kagıt bardak yerine incecik porselen fincanlarda sunum yapan , dahası -ki benim için gayet önemli-self servis olmayan , öğle saatlerinde kapısında kuyruk beklemeyceğimiz bir sürü alternatif varken neden ille de Starbucks'a gideriz?
Bir kaç hafta önce bu merakımı 'yaşa ve gör' esasına göre gidermiş oldum..
Bakırköy'de büyük çoğunlukla çocuk markaları barındıran bir AVM'de , yine çocuklara göre özel olarak düzenlenmiş bir berberde oğlumun saçlarını kestirdik.Çıkışta alt katta bulunan Starbucks'da bir kahve içip eve öyle geçmek istedim.Fakat buradaki şubesinde mama sandalyesi yoktu , Deniz'i sabitlemek çok kolay olmadıgından kahvemi ve havuçlu kekimi paket yaptırıp eve döndüm.Ertesi gün ,Starbucks'a pek de dikkate alacaklarını düşünmeden,sadece bir öneri mahiyetinde bir mail yazdım.AVM deki tüm mağazaların çocuklara uygun konseptler uygulamasına ve müşteri profilinin daha çok çocuk sahibi ailelerden oluşmasına karşın Starbucks'ın burada bebek sandalyesi bulundurmamasının müşteri açısından sıkıntı yarattığını söyledim.Ayrıca ilk kez havuçlu kekimin bayat çıktığını ve aynı gün içinde iki ayrı hayalkırıklığı yaşamış olduğumu da ekledim.

Aynı akşam saat 20:00 sularında telefonum çaldı.Telefonun ucunda kendini Starbucks Bakırköy bölge yöneticisi olarak tanıtan son derece nazik biri vardı.Ben henüz şaşkınlığımı giderememişken , o hızlı hızlı anlatmaya başladı....Her şubede mama sandalyesi mevcut ancak bahsi geçen şubedeki kırılmış ve yarın yenisi geliyor bilginiz olsun dedi.Mama sandalyesi bulundurulması standart bir uygulamaymış.Kekin bayat olması ile ilgili pek çok teknik detay verdikten sonra ertesi gün aynı şubede bana kahve ve kek ikram etmek istediklerini söyledi.Üstüne üstlük kapatırırken başka bir önerim olup olmadıgını sormayı da ihmal etmedi.O kadar şaşkındım ki sadece defalarca teşekkür ettiğimi hatırlıyorum.
İşte bütün bu başarının,sadakat yaratabiliyor olmanın sırrı ; müşteri odaklılık ve standardizasyon!Dünyanın neresine gidersem gideyim aynı konseptte aynı lezzeti yakalamak ve müşteri olarak kendimi değerli hissetmek  beklenen  kuyruklara ve kahveyi karton bardaktan içmeye fazlasıyla değer!

2 yorum:

  1. Bir fincan Kahveye 10 TL alırsan tabi ki müşteri memnuniyetine önem vereceksin.

    YanıtlaSil
  2. Kisiye ozel servisi de goz ardi etmeyin ,bardagin uzerine isminizi yaziyorlar :)

    YanıtlaSil