10 Mayıs 2012 Perşembe

AŞK OLSUN

Starbucks da oturmuş bir fincan kahve eşliğinde Can Dündar’ın yeni kitabı “Aşka Veda”’yı karıştırıyorum.Yan tarafımda oturan genç çifti rahatsız etmemek için epeyce boşluk bırakıp yerleşiyorum masaya.Otururken göz ucuyla bakıp gülümsüyorum.Oğlan kızın beline dolanmış,daha da yakın olabilmek için fırsat kollamakta.Gençlik,aşk güzel şey diyorum içimden..

Sonra başlıyorum kitabın sayfalarını çevirmeye.Üstat kitabın ana fikrini özetleyen vurucu cümleyi ilk anda zikrediveriyor.”Eskiden sevişmeden severdik şimdi sevmeden sevişiyoruz”.Uğruna kan dökülen,çöllerde per perişan olunan,sevgilinin bir saç teli için candan geçilen aşk şimdilerde tozlu kitaplarda kalmış tatlı bir masal gibi.Haklı mı haksız mı derken birden yine yanımdaki delikanlıya takılıyor gözüm.Acaba bu da kıza gerçekten aşık mı yoksa aşık rolü ile baş başa geçirilecek anların hayalini mi kuruyor diye kötü bir niyet beliriyor içimde,ister istemez.

Oysa benim bildiğim aşk bütün bir gece boyu sevgilinin sadece yüzüne dokunarak tüm kıvrımlarını ezber etmek demekti.Ya da sinemada ona fark ettirmeden giydiği kazağın koluna dokunarak teninin sıcaklığını hissedebilmekti.Günlerce görmeyip sadece hayaliyle bile bulutların üzerinde olmaktı.Aşık olmak aşk yapmaktan kıymetliydi. Aşk yapmak aşkla yoğurulduğunda anlamlı ve güzeldi...

Yine de yazar kadar kötümser değilim sanırım.Hala bazılarının aşka kıymet verdiğini ve onu yatağa giden yolda kestirme bir patika gibi görmediğini düşünüyorum.Ya da hala sevmeden,sevildiğini bilmeden sevişemeyenler olduğuna inanmak istiyorum.Yok yanılıyorsam,aşk olsun!










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder